İngilizce sıfatların kıyaslanması konu anlatımı (comparative forms of adjectives)

Kişileri ve nesneleri, karşılaştırırken sıfatları tek heceli, iki veya daha fazla heceli ve düzensiz sıfatlar şeklinde gruplara ayırabiliriz.

TEK HECELİ sıfatların sonlarına göre "-r", "-er", "-ier" eki konulur. Eğer kıyaslananlar cümlede geçiyorsa aralarına "than" konulur.

• My mum is shorter than my dad. (Annem, babamdan daha kısadır.)
• This book is cheaper. (Bu kitap daha ucuz.)
• My friend is taller than me. (Arkadaşım, benden daha uzundur.)
• Erzurum is colder. (Erzurum daha soğuk.)

Eğer sıfatımız sırasıyla "sessiz + sesli + sessiz" harf ile bitiyor ise son sessiz harf tekrarlanır ve "–er" eki eki getirilir.

• Antalya is hotter than Artvin. (Antalya, Artvin'den daha sıcak.)
• My ball is bigger. (Benim topum daha büyük.)
• Stanley is thinner than Oliver. (Stanley, Oliver'dan daha zayıf.)
• My brother is fatter than his friend. (Erkek kardeşim, arkadaşından daha şişman.)

Eğer sıfatımız "-y" harfi ile bitiyor ise "-y" harfi düşer , "-ier" eki getirilir.

• Her smart dog is lazier than my Karabaş. (O kızın zeki köpeği, benim Karabaşımdan daha tembeldir.)
• Your bag looks heavier than mine. (Senin çantan, benimkinden daha ağır görünüyor.)
• Sometimes animals are happier than people. (Bazen hayvanlar, insanlardan daha mutludurlar.)
• Samantha is uglier. (Samantha daha çirkin.)

Bu sıfatların dışında kalan iki veya daha fazla heceli sıfatlarla kıyaslama yaparken sıfatın başına "more" ifadesi getirilir.

• Don't worry! You are more beautiful. (Endişelenme, sen daha güzelsin.)
• Casio watches aren't more expensive than Armani watches. (Casio saatleri, Armani saatlerinden daha pahalı değildirler.)
• The man is more exciting than his wife. (Adam karısından daha heyecanlıydı.)
• Sema is more hard working than other students in my class. (Sema benim sınıfımdaki diğer öğrencilerden daha çalışkandır.)

Çok fazla olmasa da bazı sıfatlar düzensizdir ve yukarıdaki kurallara uymazlar. Düzensiz sıfatları ezberlememiz iyi olacaktır.

• Mary's history is worse than her sister. (Mary'nin tarih dersi, kız kardeşinden berbattır.)
• Sutton is better in science. (Sutton fen dersinde daha iyidir.)
• We are in Konya, so İstanbul is further than Ankara. (Konya'dayız, bu yüzden İstanbul, Ankara'dan daha uzak.)
• This new TV uses less energy than our old one. (Bu yeni TV, eskisine göre daha az enerji kullanıyor.)